34,5838$% 0.02
36,3501€% 0.05
43,5425£% 0.02
2.918,28%0,03
2.627,08%0,05
9.659,96%1,15
3281502฿%-1.87432
Tüm markalarının elektrikli modeller ürettiği günümüzde Elektrikli Otomobiller Hakkında Bilinmesi Gereken 10 Konu daha bir önem kazandı.
Elektrikli otomobil pazarı gün geçtikçe büyüyor. Sadece 2011 yılında tüm dünyada 45 bin adetlik bir pazar bulunurken, bu rakam geçtiğimiz yıl 5 milyon adete ulaştı. Bugün dünyada satılan her 100 otomobilden 5’i elektrik motoruna sahip. Günümüzde elektrikli otomobillerin çokça konuşulmasının en önemli sebebi hava kirliliği yüzünden yaşadığımız sağlık ve çevre sorunları aslında. Hava kirliliğine sebep olan karbondioksit ve benzeri zehirli gazlar büyük oranda ulaşımda kullandığımız fosil yakıtlı araçların egzozundan yayılıyor. Bu yüzden otomotiv sektöründe elektrik enerjisinin kullanılması, sıfır emisyonlu ulaşım araçları için önerilen en önemli çözüm olarak karşımıza çıkıyor. Tüm otomotiv markaları birer birer elektrikli modellerini tanıtmaya, satışa çıkartmaya başladılar. Kimi yüzde 100 elektrikli modellerini, kimi hibrid, kimi de kablolu hibrid modellerini duyuruyor. Bu yüzden elektrikli araç etrafında çok fazla sorulacak soru ortaya çıkıyor. Sizlere Elektrikli Otomobiller Hakkında Bilinmesi Gereken 10 Konu hakkında detayları açıklamaya çalıştık.
Şehir içi kullanımında karşımıza çıkan en önemli yorumlardan birisidir, “elektrikli otomobil ile yokuş çıkmazsın. Bir de 4 kişi binersen kesin yolda kalırsın.” Çok eskilerden kalan bir inanıştır. Oysa ki özellikle İstanbul gibi bir çok tepeye sahip şehirlerde dahi, elektrikli otomobil kullanıcısı için yokuşlar sorun değildir. İsterseniz 4 kişinin içerisinde olduğu bir otomobil ile dik bir yokuşun ortasında durup tekrar aracı hareket ettirmeye çalışın. Elektrikli Araç sorunsuz bir şekilde yokuşu çıkacaktır. Çünkü elektrikli otomobil talep edilen gücü hemen yerine getirecek seviyede yüksek torka sahiptir.
Günümüzde elektrik motor teknolojisinin yakaladığı başarı sayesinde, her türlü ulaşım aracında elektrikli model görmemiz mümkündür. Elektrikli otobüs olduğu gibi, elektrikli tekne ve uçakta günümüzde kullanılmaya başlanmıştır. Ülkemizde İzmir, Konya, Elazığ, Malatya gibi şehirlerde %100 elektrikli otobüsler yollardadır. 5 yıl önce Dalya bölgesinde elektrikli tekneler kullanılmaya başlanmıştır. Yine günümüzde elektrikli uçaklar da pilot proje olarak bazı hatlarda sefer yapmaktadırlar.
10 yıl önce bu mesafeyi hiç durmadan geçmek mümkün değildi. Fakat son 3 yıldır artık bu mesafeler elektrikli otomobiller için sorun olmaktan çıktı. Günümüzde üretilen bir çok elektrikli otomobil, artık satış fiyatına göre farklı menzil tercihleri sunabiliyorlar. Bu menzil aralığı minimum 250km’den başlarken 650km’ye kadar çıkabiliyor. Kullanım amacınıza göre bu modelleri menzil aralığına göre tercih edebilirsiniz. Otomotiv üreticileri özellikle şehir içi yoğun kullanan müşterileri için yüksek maliyetli model üretmektense, düşük menzilli uygun fiyatlı elektrikli otomobil üretmeyi daha uygun buluyorlar. Yine de hiç durmadan İstanbul’dan Ankara’ya gitmek isterseniz tercihiniz Tesla, Jaguar I Pace* veya Mercedes Benz EQC olabilir. Biraz daha bekleyelim derseniz Türkiye’nin Otomobili projesi ile de bu isteğinizi yerine getirebilirsiniz. ( *Verimli kullanım şartı ile)
Eskiden elektrikli otomobillere test yöntemleri uygulanmazdı. Hem sayıca çok düşük adetlerde satılırdı hem de markaların tereddütleri bulunurdu. Bu yüzden elektrikli otomobil test haberleri, konvansiyonel modellerinki kadar sıklıkla çıkmadığı için, tüketicilerin aklında her bir soru işareti olarak kalırdı. Oysa ki günümüzde artık tüm elektrikli modellerde, benzin-dizel otomobiller gibi güvenlik testlerinden geçiyorlar. Neredeyse tamamı 5 yıldız ile güvenlik testleri konusunda uzman kuruluş olan Euro NCAP testlerini başarıyla tamamlıyor. Bu modellerden bazıları Audi eTron, Porsche Taycan, Tesla Model X ve Model 3, BMW i3, Mercedes Benz EQC, Nissan Leaf, Toyota ve Lexus hibrid modelleri, Jaguar I-Pace sayılabilir.
En büyük bilgi eksikliğine sahip olduğumuz konunun başında, pilin bitmesi düşüncesi gelir. Halbuki gerçekte böyle bir sorun bulunmaz. Elektrikli otomobilde kullanılan lithium tabanlı Pil türevi, yaygın şekilde kullandığımız tüm elektrikli cihazlardaki pil ile benzer olduğu için, bu yanlış bilgi yayılmıştır. Gerçekte elektrikli otomobilde kullanılan pilin ömrü bitmez. Kullanılan süreye ve kullanım şartlarına bağlı olarak verimliliği düşer. Bu süre ise günümüzde en az 8 yıldır. 8 yılın sonunda dahi elektrikli otomobiliniz menzili yaklaşık %20’lik bir kayıp ile yoluna devam edebilir. Günümüzde 1 milyon km’yi deviren bir çok elektrikli otomobil modeli yollarda gezmektedir. Otomobil ilk sahiplik ömrünün ortalama 4 yıl olduğunu da düşünürsek, 8 yılın sonunda en az 2 kullanıcının elinden geçmiş elektrikli otomobilin fiyatı, kullanım ömrü ve menziline göre de düşecektir. Ne kadar menzil, o kadar fiyat etiketi.
Tam tersine elektrikli otomobilde masraf çıkmaz. Muadil konvansiyonel otomobillere göre elektrikli otomobilde neredeyse 2000 adetin üzerinde hareketli parça bulunmaz. Yani benzin-dizel motor bloğundan, arkadan çıkan egzoz borusuna kadar ki tüm hattın ve bu parçaların, hiç birinin olmadığını düşünün. Ne kadar az parça o kadar az sorun demektir. Bu yüzden oto sanayi sitelerini önümüzdeki yıllarda büyük bir tehdit ile karşı karşıya. Çünkü kimse oto sanayi sitelerine gitmeye ihtiyaç duymayacak. Bugün dahi, satın aldığınız benzin-dizel motorlu bir aracın ilk 10bin km’sinde mutlaka servise gitmek zorundasınız. Fakat elektrikli otomobil sahibi ortalama 1,5 yıldan önce servise uğrama ihtiyacı duymaz. Servise gittiğinde de sadece görünen parçalar, fren, balata, hidrolik sıvılar gibi kontrollerden geçer. Bunların maliyeti de konvansiyonel modele göre neredeyse yarısına denk gelecektir. Diğer parçalar ise genellikle 8 yıl garanti kapsamındadır.
Bu konuda çok eskiden kalma bir bilgi olarak paylaşılır. Oysa ki günümüzde üretilen tüm elektrikli otomobiller artık hızlı şarjı destekliyorlar. Dolayısıyla en hızlı şarj süresi 24 dakikaya düşmüş durumda. 24 dakikadan 55 dakikaya kadar sürede aracınız %80 şarj seviyesine ulaşıyor. Bu konuda yanlış anlaşılan en önemli konu, bu süreyi bekleme zorunda olduğunuzdur. Elbette uzun yol yapıyorsanız bu süreyi bekleyebilirsiniz. Fakat şehir için de belki sadece 10 dakika bekleyerek de yaklaşık 100km’lik menzile ulaşabilirsiniz. Çünkü araçların menzilleri ortalama 300km’ye ulaşmış durumda. Yani ille de elektrikli otomobilinizi tam dolu olarak şarj etmek zorunda değilsiniz. Günlük yol programınıza uygun olarak kısa süreli şarj veya 3-4 günde 1 tam dolu şarj yaparak rahatlıkla yolculuğunuzu tamamlayabilirsiniz.
Elektrikli otomobil karşıtlarının kullandığı en önemli argüman Elektrikli otomobilin aslında dizel bir otomobilden daha yüksek CO2 emisyonuna sahip olduğudur. Maalesef bir zamanlar tüketici alışkanlıklarını değişime zorlayan lobilerin başında gelen petrol lobisi mantığı, burada da karşımıza çıkıyor. Ama bunun ispatı zor değil. Dileyen herkes yapabilir. Elektrikli otomobil ile dizel veya benzin motorlu 2 otomobili 100 km boyunca yan yana kullanalım ve test sonuçlarına bakalım. Konvansiyonel otomobilden çıkan egzoz dumanını görmeniz bile hangi aracın zehirli gaz salımı yaptığını görmenize yetecektir diye düşünüyorum. Ama elektrikli otomobilde kullandığın elektrik nereden geliyor, diye soracaklar bu sefer. Fakat bunu sorarken, diğer taraftaki dizel otomobilin kullandığı fosil yakıtın, yerin kaç km altından çıkarıldığını, çıkarma işleminden dizel yakıt ürünü haline gelene kadar ki tüm süreçleri göz ardı ederler. Bu 2 süreci dahi toplayıp karşılaştırsanız yine de elektrikli otomobildeki emisyon oranı, konvansiyonelin çok daha altında çıkacaktır. Nihayetinde elektriği bugün, rüzgar santrallerinden, güneş panellerinden üretip otomobilinizde kullanabiliyorsunuz ve sıfır emisyon ile yolculuk yapabiliyorsunuz. Oysa ki konvansiyonel bir aracın yakıtını ancak ve ancak fosil yakıttan elde edebilirsiniz.
Ülkemizde bugün 2 elektrikli otomobil başına 1 şarj ünitesi düşüyor. 81 ilimizin 65’inde şarj istasyonlarımız mevcut. Bu istasyonların tamamı özel şirketler tarafından kurulmuş durumda. Özellikle büyük şehirlerde şarj istasyonu bulamama şansınız yok. Elektrikli otomobil sahibinin en büyük avantajı dilerse şehir şebekesinden, dilerse ticari şarj istasyonlarından aracını şarj edebilir. Japonya’da önceki yıl ilk kez şarj istasyonlarının sayısı, ülkedeki benzin istasyonlarının sayısını geçti. Avrupa ve Amerika’da da aynı şekilde şarj istasyonlarının sayısı giderek artıyor. Hem dünyada hem de ülkemizde şarj istasyonlarının sayısı talebi karşılaşacak kadar sayıya ulaşmış durumda. Artarak devam eden bir yatırım süreci var. Siz yeter ki elektrikli otomobil tercih edin. Şarj etme sorunuz en son düşüneceğiz şey olacaktır.
Hem trafik gürültüsünden şikayet ederiz. Hem de elektrikli otomobilin sessiz olmasını tehlikeli buluruz. Peki bu otomobili kullanan şöförün hiç mi kabahati yok? Elektrikli otomobilin sessiz olması, yayalar için bir tehlike sebebi değildir. Çünkü sorumluluk otomobili kullanan kişiye aittir. Sürekli gözünüz yolda olması gerkir. Şöför olarak, yolda yürüyen, yaya geçidinden geçen bir yayayı, sizi görmedi, sizi duymadı diye şikayet edemezsiniz. Çünkü yaya, görme veya duyma engeli taşıyor olabilir. Bu yüzden aracınızla bir yaya geçidine veya bir kavşağa yaklaştığınızda her ne sebeple olursa olsun yavaşlamalı ve durmalısınız. Fakat bu konuda doğru bildiğimiz yanlışların başında geldiği için, genellikle yayaları her zaman suçlarız. Unutmayalım ki trafik, otomobiller için değil yayalar için oluşmuş bir kavramdır. Bunu anlatmak için 1860’lara gitmek gerekir ama bize ayrılan sayfanın sonuna geldiğimiz için, bu kadarı ile sınırlayalım.
Kazasız ve Coronasız günler dilerim.
Enerjiniz bol olsun.
Berkan Bayram
www.tehad.org
Türkiye Sıfır Km Otomobil Pazarı İlk 3 Ayda Büyüdü