34,5798$% 0.08
36,3976€% 0.99
43,5679£% 0.42
2.912,03%-3,10
2.620,39%-3,15
9.659,96%1,15
3284231฿%-1.14387
Yüksek enerji maliyetleri, işçi sayısındaki yetersizlik ve bürokratik işlemlerdeki bolluktan dolayı Alman Otomobil Markaları Almanya’yı Terk Ediyor.
Almanya’nın en büyük şirketleri yurtlarını terk ediyor. 2023’ün ilk çeyreğinde resesyona giren, şirketlerle ve tüketicilerle yapılan anketlerde görüldüğü üzere, bu insanların geleceğe şüpheyle yaklaşmasına sebep olan Alman ekonomisi, Almanya’yı terk eden Alman otomobil markaları derdiyle boğuşuyor.
Söz konusu endişenin sağlam temelleri mevcut. Yaklaşık 20 yıl önce Almanya, sanayisine vurulmuş zincirleri kıran ve refah döneminin başlamasını sağlayan, bilhassa makinelerine ve otomobillerine Çin’den gelen talebin yön verdiği süreci tetikleyen, emek piyasasındaki reformlar paketiyle birlikte “Avrupa’nın hasta adamı” yaftasından kurtulmuştu. Almanya’nın, birçok ortağını, satın aldığından daha fazlasını ihraç ederek kösteklediği koşullarda, ülkenin ekonomisi gelişip büyümüştü.
Ancak bu canlanmanın da bir maliyeti vardı. Ekonomik güç, ülke liderlerinin altı boş bir güvenlik hissine teslim olup rehavete kapılmalarına yol açtı. Bu liderler, bugün yeni reformlar yapmamış olmanın bedelini ödüyor.
Avrupa’nın eski güçlü ülkesi için tehlike çanları çalıyor. Siyasetçiler, “son resesyon sadece teknik bir mesele olarak gündeme gelmiş olsun” diye dua ediyorlar ama maalesef öyle değil. Resesyon, esasen ekonomik kazanımların kaybedileceğine dair bir işaret. Bu anlamda, tüm Avrupa’da sarsıntılara yol açan resesyon, kıtadaki zaten kutuplaşmış olan siyaset alanında daha fazla karışıklığa sebep oluyor.
Yüksek enerji maliyetleri, işçi sayısındaki yetersizlik ve bürokratik işlemlerdeki bolluktan oluşan zehirli kokteylin çilesini çeken, Volkswagen ve Siemens gibi Almanya’nın en büyük şirketleri yanında nispeten küçük olanlar, bugün uykularından uyanıyor, Kuzey Amerika ve Asya’daki yeşil çayırlar için kapışıyor.
Diğer bir sorun da Alman sanayiinin en önemli bileşenleri olarak kimya, otomobil ve makine üretiminin 19’uncu yüzyıl teknolojilerini temel alıyor olması. Ülke, onlarca yıldır bu alanlarda kullanılan teçhizatı iyileştirmek suretiyle gelişse de ya bu teknolojilerin önemli bir kısmının (misal içten yanmalı motorun) modası geçti ya da ülkede üretilmesi iyice pahalı bir hâle geldi. Almanya Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü başkanı Marcel Fratzscher’in dediğine göre, “Almanya’nın gelecek odaklı herhangi bir önemli sektöre sunabileceği hiçbir şey yok. Elindeki endüstri eski.”
Son 30 yıldır Alman sanayii, Orta Avrupa’yı fabrika sahasına dönüştürdü. 1990’ların başından beri Porsche, en çok satan Cayenne modelini Slovakya’da, Audi ise motorlarını Macaristan’da üretiyor. Otomobil parçaları üreticisi Schaeffler’in İcra Kurulu başkanı Klaus Rosenfeld’in dediğine göre, “Avrupa’nın bu yaşanan değişiklik dâhilinde kaybetmesi gibi bir tehlike söz konusu.” Başkan, ayrıca şirketinin yeni fabrikalarını muhtemelen ABD’de açacağını söylüyor.
Alman otomobil markalarının üye olduğu, Alman otomobil sektörün en önemli lobi kuruluşu olan Alman Otomobil Sanayicileri Derneği idari yöneticisi Andreas Rade, jeopolitik gelişmelerin, ülkedeki ekonomi modelinin artık refahı garanti etmediğini ortaya koyduğunu söylüyor. Otomobil sektörü için de aynı durum geçerli.
Almanya 100 yılı aşkın bir süre boyunca Alman otomobil markaları sayesinde kasasını doldurmuştu. Ülkenin ekonomisi, üretilen ürünün neredeyse dörtte birini üretme becerisine sahip otomobil sektörünün dünyadaki elektrikli cihazların lüks segmentindeki pazar payını koruma becerisine bağımlı durumda.
Gelgelelim, gidişat iyi görünmüyor. Şirketler, kısa süre önce pandemi ardından, o güne dek bastırılmış olan talebin patlamasıyla birlikte rekor kârlar açıkladılar, ama bu canlanma, yenilenme sürecine girdiğine dair bir delilden çok, alınan son nefes olarak görülmeli.
Almanya’yı uzun zaman boyunca gururlandırmış olan otomobil sanayii, ülkedeki yapısal yetersizliklerden çok sergilenen aşırı kibirle bağlantılı kimi sebepler neticesinde Almanya’nın Aşil topuğu hâline geldi. Yıllarca Mercedes, BMW ve Volkswagen gibi şirketler, içten yanmalı motorlardan kurtulmak istemedi, Tesla gibi inovatörlerin girişimlerini bir atımlık barut olarak görüp ciddiye almadı.
Bu türden bir stratejik hata, sadece Elon Musk’ın değil, Almanların 15 yıl önce burun kıvırdıkları fikir olarak elektrikli cihazlara yatırım yapıp bu alanda öne geçmeye başlayan Çin’in de önünü açtı. Geçen yıl dünya genelinde üretilmiş olan toplam 10 milyonu bulan elektrikli otomobilin yaklaşık yüzde 60’ını Çinliler üretti.
Onlarca yıl Çin’deki otomobil pazarına hâkim olan Volkswagen, elektrikli cihazların satışında ani bir artışın yaşandığı koşullarda, yıllarca rakibi olan Çinli firma BYD’ye tahtını terk etti. Volkswagen’ın kazancının yaklaşık yüzde 40’ına kaynaklık eden Çin, dünyadaki en büyük otomobil pazarı.
Allianz sigorta şirketinin kısa süre önce yaptığı bir çalışma, Çinli üreticilerin Çin ve Avrupa’daki pazar paylarını büyütmeye devam ettiği ölçüde Avrupalı otomobil üreticilerinin ve tedarikçilerinin kârlarının 2030 yılı itibarıyla 10 milyarlarca dolar düşeceği, bu sürecin çilesini en çok da Alman otomobil markalarının çekeceği öngörüsünde bulunuyor.
Her ne kadar Alman otomobil markaları, elektrikli cihazlara hep birlikte geçmek zorunda kalıp rakiplerini yakalamak için hızlı hareket etseler de bu şirketler, içten yanmalı motorlarla yüz yılı aşkın bir zamandır rekabet sahasında istifade ettikleri avantajdan hâlen daha yoksunlar. Esasında elektrikli cihazda asıl teknoloji, kullanıma hazır teknoloji olarak motor değil, teknoloji yoluyla ilerleme sürecini tanımlayan makine mühendisliği alanındaki uzmanlıktan çok kimya sahasındaki uzmanlığa bağlı olan pil.
Dahası, elektrikli cihazlar giderek dönerli teknoloji-destek kapsüllerine doğru evriliyor. Bu anlamda, şoförsüz otomobillere bir adım kaldı. Dijital teknoloji ise Almanya’nın üstün olmadığı bir alan. Bugün Tesla’nın tüm Alman otomobil üreticileri birleşse hepsinin toplamının üç katından daha fazla değere sahip olmasının sebebi bu.
Çin’de faal olan Alman Ticaret Odası başkanı Jens Hildebrandt, “Alman sanayii ile inovasyon konusunda güçlükler yaşıyoruz, ayrıca rekabet edememek de başka bir sorun” diyor.
Almanya ile Çin arasındaki ekonomik ilişkide büyük bir değişime tanık olundu. Onlarca yıldır Çinliler, Alman sanayiini ve mühendislik pratiğini model aldı. Ama birden her şey değişti ve artık Almanların gözü Çin’de.
Hildebrandt, “Çin’in büyük otomobil şirketlerinin kısa bir süre sonra Avrupa’da, hatta belki de Almanya’da kendi fabrikalarını inşa edeceğini” söylüyor. Ona göre bu, “terse çevrilmesi mümkün olmayan bir eğilim.”
Alman sanayii, vatanını hep birlikte terk ediyor değil. Hükümet, para verdiği sürece bazı şirketler ülkede kalmaktan memnun. Dresden’de elektrikli otomobil pilleri için katot materyalleri üreten bir fabrika açan BASF, ülkedeki pazarına yatırım yapmaya devam edeceği vaadinde bulundu. Ancak bu türden şirketlerin ülkeye bağlılıklarını güvence altına alabilmek adına yerel yönetimler ve merkezî hükümet, yüksek teşvikler vermek zorunda kalıyor. Örneğin BASF, yeni pil üretimi için devletten 175 milyon avro alacak.
Aynı şekilde, 2023 Haziran ayında ülkenin doğusunda bulunan Magdeburg kentinde açacağı yeni büyük fabrika için 10 milyar avro gibi yüksek bir teşvik alacağı konusunda ABD’li çip üreticisi Intel’e güvence verildi. Yani üç bin kişiye iş verecek olan şirket, yaratacağı her bir iş imkânı için 3,3 milyon avro alacak.
Bu türden bir destek verilmezse şirketler, daha fazla kazanç getirecek pazarların albenisine daha fazla direnemezler. Elektrik çağında Alman mühendisliğinin üstünlüğünü kaybetmesiyle birlikte Alman otomobil markaları, Çin ve ABD gibi denizaşırı ülkelere yönelik yatırımlarını iki katına çıkartıyor. Volkswagen, 203 Mart ayında ABD’nin Güney Carolina eyaletinde 2 milyar dolarlık bir fabrika inşa etme planı olduğunu, burada altmışlarda ve yetmişlerde popüler olan Amerikan 4 x 4’ü Scout markasını yeniden canlandırmak istediklerini açıkladı.
2023 Nisan ayında Ontario’da açılan yeni pil fabrikasına 5 milyar avroluk yatırım yapılacağını açıklayan Kanada başbakanı Justin Trudeau’nun yanında, Volkswagen’a bağlı pil şirketi PowerCo’nun yöneticileri de duruyordu. Volkswagen, elektrikli cihazlara geçiş kararı aldıktan sonra, birkaç yıl içerisinde Kuzey Amerika’da başka fabrikalar için milyarlarca avroluk yatırım yapma vaadinde bulundu.
Buna karşılık Almanya’da Volkswagen, yeni elektrikli sportif arazi aracı Trinity için yeni bir fabrika kurma planından vazgeçti, bunun yerine, mevcut tesisleri yeni araç ve teçhizatla donatmayı tercih etti. Audi ve Porsche gibi başka güçlü markalara sahip olan şirket, yüksek elektrik maliyeti sebebiyle kurulduğu yer olan Aşağı Saksonya eyaletinde ikinci pil fabrikasını kurma kararından caydı. Buna karşılık, 2023 Nisan ayında şirket, Şangay yakınlarında bulunan bir elektrikli cihaz merkezine yaklaşık 1 milyar dolarlık bir yatırım yapacağını duyurdu.
Alman Otomotiv Endüstrisi Birliği (German Association of the Automotive Industry-VDA)’nın 128 Alman otomobil tedarikçisiyle yaptığı son ankete göre, Almanya’da yatırımlarını artırmayı sadece bir şirket planlıyor. 32’den fazla şirketse operasyonlarını yurtdışına kaydırmayı planlıyor.
Kaynak: Politico
Gece Sürüşü Yaparken Dikkat Edilmesi Gereken 16 Detay